Monolith ve Microservices: Hangi Durumda Hangisi Seçilmeli?
Yazılım mimarisi seçimleri, bir projenin başarısı üzerinde doğrudan ve belirleyici bir etkiye sahiptir. Monolith (tek parça uygulama mimarisi) ve Microservices (mikro hizmet mimarisi) modelleri, farklı proje ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre benzersiz avantajlar sunar. Bu iki yaklaşım arasında seçim yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğini sizlerle paylaşıyoruz.





Monolith Mimarisinin Temel Özellikleri
Monolith, uygulamanın tüm bileşenlerinin tek bir kod tabanı altında toplandığı geleneksel bir yazılım mimarisidir. Küçük ve orta ölçekli projelerde geliştirme, test ve dağıtım süreçlerini daha kolay yönetilebilir hale getirir. Ekip küçükse, hızlı prototipleme gerekiyorsa veya uygulama henüz erken aşamalarda ise Monolith mimarisi genellikle daha uygundur. Bu yaklaşım, özellikle başlangıç aşamasındaki girişimler veya hızla pazara sunulması gereken ürünler için idealdir. Tüm bileşenlerin tek bir depoda bulunması, geliştiricilerin kod üzerinde daha hızlı yineleme yapmasına olanak tanır. Ayrıca, uygulama genellikle tek bir sunucuda barındırılabildiği için, özellikle ilk kurulum ve kaynak kullanımı açısından daha verimli olabilir.
Ancak uygulamanın boyutu ve karmaşıklığı arttıkça, bağımsız geliştirme, dağıtım ve bakım süreçleri giderek zorlaşır. Büyük bir kod tabanında değişiklik yapmak, beklenmedik yan etkilere yol açabilir ve yeni özellik ekleme veya hataları giderme süreçlerini yavaşlatabilir.
Microservices Mimarisinin Temel Özellikleri
İşte bu noktada, yazılım geliştirme dünyasında modern bir yaklaşım olan Microservices mimarisi devreye girer. Microservices, uygulamayı küçük, bağımsız ve kendi içinde bağımsız olarak çalışabilen ve belirli işlevlere odaklanmış servislere ayırır. Her servis, belirli bir işlevi yerine getirir ve diğer servislerle API üzerinden iletişim kurar. Bu bağımsız yapı, her servisin kendi veri tabanına sahip olmasına ve farklı teknolojilerle geliştirilmesine olanak tanır. Örneğin, bir servis Python ile yazılırken, bir diğeri Java veya Node.js ile geliştirilebilir. Bu, ekiplere en uygun teknoloji yığınını seçme özgürlüğü sunar.
Büyük ekiplerin aynı anda farklı servisler üzerinde çalışabilmesini sağlar. Bu paralel geliştirme yeteneği, büyük ve karmaşık projelerde geliştirme sürecini önemli ölçüde hızlandırır ve ekiplerin daha verimli çalışmasını sağlar. Bu modelin en büyük avantajları arasında üst düzey esneklik, bağımsız ölçeklenebilirlik ve yüksek teknolojik çeşitlilik sayılabilir. Bir serviste yoğunluk yaşandığında sadece o servisi ölçeklendirmek yeterli olurken, uygulamanın tamamını etkilemeden geliştirme ve dağıtım yapılabilir.
Ancak, Microservices mimarisi doğru planlama, sağlam bir altyapı ve deneyimli bir geliştirme ekibi gerektirir. Dağıtım süreçleri, servisler arası iletişim, veri tutarlılığı, izleme, hata ayıklama ve servisler arası güvenlik gibi konular Monolith’e kıyasla çok daha karmaşık hale gelebilir. Bu da başlangıç maliyetlerini ve işletme yükünü artırabilir.
Sonuç olarak, küçük ve hızlı geliştirilecek projelerde Monolith; büyük, ölçeklenebilir ve uzun vadeli projelerde ise Microservices tercih edilmelidir. Her iki mimarinin de kendine özgü güçlü ve zayıf yönleri vardır ve en doğru seçim, projenin özgün gereksinimlerine, ekibin büyüklüğüne, bütçesine ve zaman çizelgesine bağlıdır. Önemli olan, projenizin mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz etmek ve buna göre bilinçli bir karar vermektir.Daha fazla bilgi için bizimle iletişime geçin

İletişim
-
Yeni Bağlıca Mahallesi 1067. Sokak Yalınkılıç Sitesi
No: 5/1 Etimesgut Ankara 06790 - 0532 459 86 25
- info@egyyazilim.com